İSTANBUL- “Özgürlüğümüz için direnişte; krize, savaşa, şiddete karşı alanlardayız!” sloganıyla Bakırköy’de düzenlediği 8 Mart Dünya Kadınlar Günü mitingine mesaj gönderen Leyla Güven, “8 Mart özgür günlerin müjdecisi olacak” dedi. Coşkulu geçen 8 Mart 2019 mitingine, Yeni Demokrat Kadın da “Krize, Baskılara, Şiddet Karşı İsyanı Kuşan!” pankartıyla katılım sağladı.
İstanbul 8 Mart Kadın Platformu’nun, “Özgürlüğümüz için direnişte; krize, savaşa, şiddete karşı alanlardayız!” sloganıyla Bakırköy Pazar Alanı’nda düzenlediği 8 Mart Dünya Kadınlar Günü mitingine binlerce kadın katıldı. Aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Kadın Meclisi, Kırkyama Kadın Dayanışması, Yeni Demokrat Kadın, Sosyalist Kadın Meclisleri(SKM) Tevgera Jinen Azad (TJA), İmece Ev Emekçileri Sendikası’ndan kadınlar gibi çok sayıda kadın kurumu, renkleri ve pankartlarıyla alana giriş yaptı.
HDP İstanbul Milletvekili Züleyha, sendikalı oldukları için işten çıkarılan Flormar işçisi kadınların da yer aldığı mitingde sahneye, “Özgürlüğümüz için direnişte; krize, savaşa, şiddete karşı alanlardayız!” pankartı asıldı. İstanbul’un çeşitli ilçelerinden miting alanına gelen binlerce kadın, “Leyla Güven haklıdır, tecrit kalkmalıdır” ve “Özgürlüğe yürüyoruz, tecridi kırıyoruz” pankartları taşıdı.
LEYLA GÜVEN UNUTULMADI
Her yaştan ve meslekten tüm renkleri ve yöresel kıyafetleriyle miting alanında buluşan kadınlar, DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in başlattığı ve tüm cezaevlerine yayılan açlık grevlerine dikkat çekerek “Leyla Güven’in talebi talebimizdir” ve “Leyla’ya ses ver” sloganları attı. Sahnede sık sık alkışlar eşliğinde Leyla Güven’e dayanışma mesajları dile getirildi.
MİTİNG SAYGI DURUŞU İLE BAŞLADI
Miting ortak açıklama öncesi yaşamını yitiren kadınlar adına saygı duruşu ile başladı. Yapılan saygı duruşunun ardından açılış konuşması Türkçe ve Kürtçe yapıldı. Açıklamanın Türkçesini İstanbul 8 Mart Kadınlar Platformu adına Sevgi Öztürk okudu.
“Bu yıl da şiddete, sömürüye, ezilmeye, eril zihniyete, cinsiyetçiliğe, tacize, tecavüze, kadın katliamlarına karşı sesimizi bir kez daha yükseltmek için bir araya geldik” diyen Öztürk, “Gücümüzü birliğimizden alıyoruz ve bu bilinçle eşitlik ve özgürlük mücadelemizi sürdürüyoruz” dedi. AKP’nin 17 yıllık iktidarında devletin en sembol kurumlarından, yöneticilerine varana dek kadın düşmanlığının dillerden düşmediğine dikkat çeken Öztürk, “Toplumsal muhafazakarlaşma, eğitim sisteminin gericileştirilmesi, müfredatın dini referanslarla yeniden organizasyonu gelecek nesillerin de hayatını tahakküm altına almış durumda. En son, Merve Demirel’in gözaltına alınması sırasında yaşanan taciz ve ardından yapılan açıklamalar bizleri şaşırtmasa da öfkemizi ve mücadelemizi yükseltiyor. Toplumsal cinsiyet rollerinin doğduğumuz andan itibaren dayatılmasıyla da LGBTİ+’lar her gün nefret cinayetleri, taciz ve şiddetle karşı karşıya kalıyor, insanca yaşama koşulları çalınıyor” diye belirtti.
‘SÖZ SÖYLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ’
OHAL süreciyle artan baskı, KHK’lerle muhalif kamu emekçilerinin ihraç edilmesi ve savaş politikalarıyla artan kutuplaştırmaya vurgu yapan Öztürk, “Ülkedeki tüm emekçilerle birlikte kadınları da yaşanması mümkün olmayan bir darboğazın içine sürüklüyor. Bizi yok sayan, öldüren, tacize ve tecavüze mahkûm eden, emeğimizi görünmez kılanlarla görülecek bir hesabımız var. Sadece yaşaması engellenen kadınlar için mücadele etmiyoruz hem kendi hayatlarımızın hem de gelecek milyonların kaderini belirleyecek bu mücadelede asla vazgeçmeyeceğimiz taleplerimizle toplumda, siyasette, insana dair olan ne varsa her yerde olmaya söz söylemeye devam edeceğiz” diye konuştu.
‘VARDIK, VARIZ, VAR OLACAĞIZ’
“Dünyayı kadınlara cehennem eden erkek egemenliğine, kapitalizme karşı her 8 Mart’ta olduğu gibi yine alanlardayız ve taleplerimiz kabul edene kadar daha da çoğalarak, birleşerek, güçlenerek sesimizi yükselteceğiz” diyen Öztürk, “Aksine insanlığa hiçbir faydası dokunmayan krizler ve savaşlarla dünyayı yaşanmaz hale getiren ezilen ve sömürülenleri tahakküm altında yaşamaya zorlayan bu düzen mücadelemizle değişecek! Sömürüye, tek adama rejimine, erkek egemen sisteme, eşitsizliğe karşı inatla ve ısrarla; Vardık, Varız, Var olacağız!” ifadelerini kullandı. Açlık grevinde 116’ncı günü geride bırakan Leyla Güven’in eylemine dikkat çeken Öztürk, “Bu onurlu direnişi selamlıyoruz” dedi.
‘8 MART ÜCRETLİ İZİN GÜNÜ İLAN EDİLSİN’
Öztürk, platform adına taleplerini şöyle sıraladı:
“* Binlerce kadın gibi katledilen, patronu tarafından camdan atılarak intihar süsü verilmek istenen, mahkemesinde; bekaretinden, yaşam tarzına hayatı didiklenerek neredeyse ölümü meşrulaştırılan Şule Çet için adalet istiyoruz. Katledilen bütün kadınlar için adalet istiyoruz.
* 31 Ocaktan bugüne açlık grevinde olan trans mahpus Buse’nin hakkı olmasına rağmen cinsiyet uyum operasyonu gerçekleştirilmiyor. Buse yaşasın, hakkı olan ameliyat için Adalet Bakanlığı harekete geçsin.
*300 güne yakın süredir soğuğa, baskı ve engellemelere zerre kulak asmadan bütün topluma umut olan mücadeleleriyle direnen, sendikal hakları için olduğu kadar toplumsal varlıkları için de sesini yükselten Flormar işçilerini sahipleniyoruz. Bütün taleplerinin kabul edilmesi ve işlerine geri dönmeleri için bulunduğumuz her yerde direnişlerini büyüteceğiz.
*31 Mart yaklaşan yerel seçimlerde kadınların sözünün talebinin yok sayıldığı yerel yönetim anlayışının karşısında olacağız. Bizi yok sayan tek adam tek parti ittifaklarına karşı eşitlik mücadelemizi sokağa sandığa taşıyacağız.
*İstihdamda yok sayılan emeğimizin karşısında eşit işe eşit ücret talebimizi yineliyoruz.
*Kadının toplumdaki ezilen kimliğini perçinlemek için nafaka hakkına yapılan saldırılar geri çekilsin. Nafaka, çalışma olanaklarından yoksun olduğu için kendisini geçindirecek imkânı olmayan ve şiddete mahkûm edilen kadınların güvencesidir. İş bulmada boşanan kadınlara öncelik verilsin.
*Cinsel istismar vakalarında uygulanan iyi hal indirimi kabul edilemez. Tacizciyle evlenme durumunda cezayı ortadan kaldıran yasa tasarısı süresiz olarak geri çekilsin.
*Mutfağa ve ev işlerine mahkûm edilen ve bu yolla ezilmesi perçinlenen kadınların özgürleşmesi için ev içi işlerin toplumsallaştırılması, kreşler yemekhaneler ve çamaşırhaneler kurulmasını istiyoruz.
*8 Mart tüm dünyada kadınların ortak mücadelesi olarak alanlarda olduğu bir gündür. 8 Mart ücretli izin günü ilan edilsin.”
‘YİNE ALANLARDAYIZ’
Açıklama ardından Esenyalı Kadın Dayanışması’ndan Adile Doğan konuşma yaptı. Her yıl olduğu gibi bu 8 Mart’ta da alanlarda olduklarını dile getiren Doğan, “Bulunduğumuz bütün alanlardan doğru kadınlar gününü yine var ediyoruz. Kadınların yok sayıldığı, kadın cinayetlerinin arttığı bir dönemden geçiyoruz” sözleriyle kadın düşmanı yasa ve düzenlemelerine vurgu yaptı. Kadın dayanışmasıyla her kötülüğün üstesinden gelineceğinin altını çizen Doğan, “Yaşasın 8 Mart” dedi.
ÖYKÜ ARİN’İN ANNESİNDEN KADINLARA MESAJ
Daha sonra Lösemi hastası Öykü Arin’in annesi Eylem Şen’in mitinge gönderdiği mesaj okundu. Kadınlara dayanışma mesajı ve duyarlılık çağrısında bulunan Şen’in mesajı şöyle: “Merhaba sevgili kadınlar. Aranızda olamadığım için çok üzgünüm. Sizden kızım için destek bekliyorum. Canım kızım Öykü Arin’e lösemi teşhisi konuldu. Belki de canım kızımın hayatını kurtaracak donör 8 Mart’a gelen kadınlar arasından çıkabilir. Kampanyamıza ve tüm lösemi hastalarına destek olun. Kadınlar mücadele ederse kirpiği yere düşmez. Yaşasın kadın dayanışması” dedi.
Flormar işçisi Ayşe Öztürk, “İşten çıkartılmaları yetmezmiş gibi fabrika önünde de grevde oldukları için baskıya maruz kaldıklarını söyleyerek, “8 Mart dünya emekçi kadınlar günümüz kutlu olsun” diye konuştu.
‘8 MART ÖZGÜR GÜNLERİN MÜJDESİ OLACAK’
Yapılan konuşmalar ardından 116 gündür açlık grevinde olan Leyla Güven’in kadınlara gönderdiği 8 Mart mesajı kendi sesinden dinletildi. Güven’in kadınlara seslenişi şöyle oldu: “Merhaba sevgili kadınlar. Öncelikle 8 Mart haftasındayız. Bütün dünya kadınlarının ve sizlerin 8 Mart direniş gününü kutluyorum ve inanıyorum ki her gelen yeni gün, yeni 8 Martların daha özgür günlerin müjdesi olacak. 8 Martlarda bizler kadınların yani toplumun taleplerini alanlarda haykıracağız. Her gün direnişi yükselterek kadının toplum içerisindeki haklarını ve hukukunu en üst seviyeye ulaştıracağız. Bundan hiç şüphemiz yok. Bu direniş cezaevlerinde yüzlerce arkadaşımız de böyle diyor. Önceliği bir kadın olarak yapıyor olmam tarih boyunca demokrasinin özgürlüklerin artması kadının hak ettiği yere gelebilmesi için kadınlar birçok eyleme öncülük yapmışlardır. Ben de böyle bir eylemin öncülüğünü yapmaktan onur duyuyorum. Ben birçok kimlik taşıyorum ve çoğunu ben seçmedim. Ben kendim karar veremedim birçok konuda. Hayatıma dair bütün kararları kendim almadım örneğim feminist olmak kararını kendim aldım. Eylem kararını da kendim verdim. Kendi kafamda tasarlayarak her şeyi tek başıma adeta ilmek ilmek ördüm ve bu greve öyle başladım. Hala da ruhen kendimi iyi hissediyorum. Fiziğim zorlasa da beynim bana moral veriyor. Kendi kararımı kendim verdim. Sizlerin bir araya gelmesi çok değerli. Kadın mücadelesi çok anlamlıdır. Kadın ziyaretçiler bana ayrı bir coşku veriyor. O açıdan biz diyoruz ki bir kadın şiddet görüyorsa bütün kadınlar şiddet görüyordur. Bir araya gelen bütün yüreklere ve canlar sevgilerimi iletiyorum. Başarmaya çok yakınız. Kendimi şanslı hissediyorum değerli arkadaşlarım ve yoldaşlarımdan dolayı. Gelecek 8 Martlarda hep birlikte olacağımızın umudunu taşıyorum. İyi ki varsınız kadınlar ve ben de iyi ki sizin arkadaşınız ve yoldaşınızım. Hoşça kalın.”
Güven’in mesajı ardından mitingdeki kadınlar mesaja sloganlarla karşılık verdi.
GÖKKAN: SES VERMEZSEK BEDENLER ERİYECEK
Mitingde son olarak söz alan “Leyla’ya ses veren kadınlar” platformundan TJA’lı Ayşe Gökkan, kadınların 8 Mart’ını kutlayarak konuşmasına başladı. Gökkan, şöyle devam etti: “8 Mart tüm kadınlara kutlu olsun. İyi ki varsınız kadınlar. 8 Mart hep birlikte söyleyelim. Yaşasın Leyla’nın direnişi. 8 Mart kadınların başkaldırısıdır. Kadınlar 8 Mart’tan Newroz’a akıyor. Yaşasın 8 Mart. Artık an bizim için çok kısa ve hayati anlardır. Çünkü bugün AKP-MHP faşist zihniyetinin kadınların hayatlarına ve haklarına el koymaktadır. Biz kadınlar alanlarda ‘bunu asla kabul etmeyeceğiz’ diyoruz. Açlık grevleri her yere yayılmıştır. Biz bu ülkenin tüm renklerinin solmaması için hep birlikte mücadele etmeliyiz. Eğer biz ses vermezsek bedenler eriyecek ve biz eriyen bedenlerin altında kalacağız. Onlar bizim için yaşamlarını yitirdiklerinde yüzerine bakamayacağız. Leyla bize ses verdi. Biz de o sese ses vermeliyiz. Biz alanlarda kadın mücadelemize kendimiz karar verdik ve asla geri adım atmayız. Hayatımızı tecrit altına alan sisteme karşı ses vermek biz kadınların görevidir.”
Yapılan konuşmalar ardından miting Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) sanatçısı Ruken Yılmaz’ın seslendirdiği şarkılar eşliğinde halaylarla son buldu.