25 Kasım 1960’de, Rafael Trujillo diktatörlüğüne boyun eğmeyen ve mücadeleyi omuzlayan Mirabel kardeşler katledilişlerinin mücadeleci 62. yılında İran barikatlarında, Türkiye’nin sokaklarında yaşatılmaya devam ediyor.
Jîna Emînî’nin katledilmesiyle başlayan eylemler tüm İran’ı sarmış, kadının kurtuluşunun insanlığın kurtuluşundan ayrı düşünülemeyeceği gerçeği İran barikatlarında somutlaşmıştır. O yüzden biz kendi kurtuluşumuz için insanlığın kurtuluşuna omuz vereceğimizi haykırıyoruz!
Kadınların bin yıllardır süren zulme karşı direnme geleneği Emperyalizm ve Proleter Devrimler Çağıyla birlikte yepyeni bir evreye, kurtuluş için mücadele evresine girmiştir. Kadınları artık sadece direnen değil, tüm insanlıkla birlikte zulmü alt eden bir mücadele içerisindedir. Paris Komününden Sovyet Devrimine ve sosyalizmin inşasına, Çin devriminden Büyük Proleter Kültür Devrimine kadınlar aynı zamanda ataerkil olan sisteme yönelmiş, tüm insanlık için köklü değişimlerin öznesi olmuşlardır. Dünyadaki kadın hareketlerinin önemli bir ayağını oluşturan ülkemiz kadın hareketi bu birikimi geliştiren bir yerdedir.
Türkiye’de 2022’nin başından beri en az 346 kadın katledildi. Binlerce kadın şiddetin türlü biçimlerine maruz kaldı. Kimi kadın “hayır” dediği için katledildi, kimi boşanmak istediği için, kimi giyiminden, kimi töreden, kimi faşizmin saldırılarından! Katledilen kadınların hepsinin tek bir ortak noktası var: baş kaldırdılar, itaat etmediler. Çünkü onlar birer Mirabeldiler ve düzenin sunduğu makbul kadın sınırlarına hapsolmadılar. Elbette katledilen kadınların çoğu Mirabel kardeşleri tanımıyordu; ama “… bize en yakın şey ölüm; fakat bu beni korkutmuyor, haklı olan her şey için savaşmaya devam edeceğiz.” diyen Maria Teresa Mirabel’in cesaretini doğuran zulmü biliyorlardı. Bu demektir ki Mirabellerin cesareti ülkemiz kadınlarında yeniden doğacak ve büyüyecek.
Bu yıl da ekonomik krizin göbeğinde işçi-emekçi, ezilen tüm kesimler yaşam mücadelesi vermektedir. Egemenlerin yönetememe krizi içinde faşizmin ağır saldırılarına uğruyor, baskı altında tutuluyoruz. Çok yönlü sorunlar biz kadınlara çok boyutlu saldırılar olarak yansımaktadır. Hapishanelerde kadınların yaşadığı mağduriyetler ve maruz kaldıkları saldırılar özgün koşullar nedeniyle daha da ağırdır. Tutsak kadınlar yalnızlaştırıldıkları koşullarda en basit sorunları en ağır biçimlerde yaşamaktalar…
Kazanılmış haklara saldırılar, propagandanın engellenmesi, cezasızlık politikası, LGBTİ+ karşıtlığıyla “kutsal aile”nin daha güçlü örgütlenmesi ve “uygun kadınlar” yetiştirme politikalarına karşı yaşamın her alanında eşit ve özgür bir dünya istediğimizi haykırmaya devam edeceğiz!
Savaş çığırtkanlığı yaparak Rojava’ya giren faşist diktatörlük Kürt kadınlarının buradaki direnişine, mücadelesine tahammül edemediğini göstermiştir. Biz kadınların tüm direnişine özel olarak savaş çığırtkanlığıyla saldıran faşist diktatörlüğe karşı yükselen mücadeleye 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününde yasaklamaları reddederek desteğimizi ilan ediyoruz. Bugün buradayız; çünkü toplumsal mücadelenin engellenemeyeceğini göstermek zorundayız. Bugün buradayız; çünkü 25 Kasım faaliyetlerinin polis engellemesiyle karşılaşıldığı koşullarda mücadeleyi büyütmekten başka çaremiz yok!
Her 25 Kasım’da alanları nasıl doldurduysak bu yıl da erkek egemen faşist devletin yasaklarını tanımıyoruz, alanlara akıyoruz!
YENİ DEMOKRAT KADIN